İpar Köşkü ve Kastelli Bloklarının Hikayesi Nedir?

19.yy başlarında Art Nouveau tarzında inşa edilen Cemil Topuzlu Paşa Köşkü veya diğer ismiyle İpar Köşkü, bir zamanlar Cemil Topuzlu Paşa'nın muhteşem köşkü olarak anılsa da, 1931 yılından sonra İpar Ailesi'nin yükselişinin şahidi ve cemiyet hayatının bir simgesi haline geliyor. Daha sonra 1980 yılında Banker Kastelli’nin de odak noktası haline gelen bu köşk, uzun yıllar boyunca gazetelere konu olan lüks ve davetlerin simgesi haline gelen bir geçmişe sahip olsa da sonu artık hep mutsuzluk, ayrılık, intihar ve aile içi çekişmelerle dolu çarpıcı bir hikayeye ait oluyor. Haydi gelin Emlakjet olarak İpar Köşkü’nün hikayesinin derinliklerine yakından birlikte bakalım.

19.yy başlarında Art Nouveau tarzında inşa edilen Cemil Topuzlu Paşa Köşkü veya diğer ismiyle İpar Köşkü , Operatör Doktor Cemil Topuzlu Paşa tarafından Kadıköy, Çiftehavuzlar’da yaptırılıyor. Cemil Topuzlu Paşa, köşkünü Pera Palas, Müşir Zeki Paşa Yalısı gibi ünlü yapıların mimarı Aleksandre Vallaury'ye inşa ettiriyor. “Ömrüm boyunca burada oturmak istiyorum” diyen Cemil Topuzlu Paşa köşküne öyle çok özeniyor ki 1912’de devrin sadrazamı Gazi Ahmet Muhtar Paşa, köşkün ve bahçenin güzelliği karşısında etkilenerek Cemil Topuzlu Paşa’ya İstanbul Şehreminliği’ni (Belediye Başkanlığını) veriyor. Görevinde fazla duramayan Cemil Topuzlu Paşa, I. Dünya Savaşı yıllarını İsviçre'de geçiriyor. Savaş sonrası İstanbul'a geri döndükten sonra 1919'da ikinci kez İstanbul Şehreminliği yaparak bir yıl sonra Nafia Nazırlığına (Sağlık Bakanlığına) geçiş yapıyor. Milli Mücadele bittiğinde yargılanacağını öğrenip Fransa'ya kaçsa da 1924 yılında tekrar İstanbul’a dönen Cemil Topuzlu, köşkünde çok fazla vakit geçirememekle birlikte artık huzur içinde de olamıyor. Ailesinin içinde fırtınalar ile bilirkte kızı Selma’nın eşi Albay Şahap Gürsel ile geçimsizlik yaşıyordu. Bunun üzerine yaklaşık 30 yılını geçirdiği köşkünü, ‘Şeker Kralı’ olarak bilinen sanayici Hayri İpar’a satıyor ve Cemil Topuzlu Paşa Köşkü artık İpar köşkü olarak anılmaya başlıyor.

İpar Ailesi köşkte çok renkli, gazetelere konu olan davetler veriyor ve köşk adeta cemiyet hayatının bir simgesi haline geliyor. 1960 yıllarında ise askeri darbede yurtdışına kaçmak zorunda kalan Hayri İpar, köşkü önce çocukları üzerine kaydettirip daha sonra ölümüne yakın kararını değiştirip karısı Emine Tevhide İpar'a devrediyor. Ancak, bu tarihi köşk ekonomik sıkıntıya düşen ailenin kurtarıcısı değil artık huzursuzluk kaynağı olmaya başlıyor. 1980'li yıllarda bütün çocuklar köşke sahip olmak için mahkemelerin kapılarını aşındırmaya başlayarak 82 yaşındaki Tevhide İpar’ı akıl sağlığının yerinde olup olmadığının belirlenmesi için Adli Tıp Kurumu koridorlarından, İsviçre'deki kliniklere kadar dolaştırmaya başlıyorlar. Bu sırada Banker Kastelli (Cevher Özden), Emine İpar'a yaklaşmayı başarıp, 1980 yılında köşkü üzerine geçirmeyi başarıyor. O sırada oğulları Ali İpar, 6 ay önce annesinin hacir altına alınması davası açtığını belirterek, işlemlerin durdurulması için mahkemeye başvursa da dava sonuçlanana kadar Banker Kastelli, köşkün mülkiyetine sahip oluyor ve Banker Kastelli Bloklarının hikayesi burada başlıyor.

Kastelli, imar izni olmadığı için köşkü almaktaki amacının ailesi ile burada oturmak olduğunu belirtse de, 1986 yılında Kadıköy Belediyesi'nden köşk için imar izni çıkartarak köşkün içindeki eşsiz ağaçları kestiriyor ve araziye neoklâsik ağırlıklı bir ‘Neoeklektisizm’ yönünde Kastelli Blokları denilen 6 katlı 6 blok yaptırıyor. Daha sonra tarihi eser olduğu için yıktırılmayan İpar köşkü ve küçülen arazisi artık 1997’de Şadan Kalkavan’ın mülkiyetine geçiyor. Şu an köşkün içinde yaşam olmasa da bahçesindeki Kastelli Blokları’nda hayat halen devam etmektedir.